Karla Mücadele ve Hukuki Sorumluluk

Karla Mücadele ve Hukuki Sorumluluk

Karla mücadele sadece kamunun baş edebileceği, sonuca ulaştırabileceği bir durum değildir. Herkesin bir biçimde katılması gerekir. Kimi bunu binasının önüne tuz ve kum dökerek yapar; kimi de bu sürece evinden çıkmayarak destek sunar. Bu çabaya rağmen bir takım aksaklıklar veya yetersizlikler, ihmaller söz konusu olabilir. Ekranlardan izlediğimiz kayan arabalar, düşüp bir yerini yaralayan insanlar, trafik kazası sebebiyle hayatını kaybedenler aklımıza şu soruyu getirdi: “Bu olaylardan kimler sorumlu? Hukuk bu konuya nasıl bakar?”. İşte bu sorunun cevabını kısa ve yalın biçimde izah etmeye çalışalım.

ASIL GÖREV KİMİN?

Yolları açmak, tuzlama yapmak, kar küreme, iş makineleri ile yol açmak… vb sayamadığımız birçok durum sayılabilir. Bunların tümüne ve daha fazlası için kullanılan tabir şu: “Karla mücadele”. Bu kavram bu şekli ile sadece Büyükşehir Belediyesi Kanununda yer almıştır. Kanunun 7/1-g maddesinde “Büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki mahalleleri ilçe merkezine bağlayan yollar, meydan, bulvar, cadde ve ana…yolların temizliği ve karla mücadele çalışmalarını yürütmek…” büyükşehir belediyesinin temel görevleri arasında zikredilmiştir. O halde Büyükşehir belediyelerinin bu konuda bir “bahanesi” olmadan süreci ilerletmesi gerekir. Yeni düzenleme ile “ilin sınırları” büyükşehir belediyesi sınırı olduğu için gayet geniş bir ölçekte karla mücadelenin yürütülmesi gerektiği sonucu ortaya çıkar.

İLÇELERDE DURUM

Büyükşehir Belediyesinin dışında, ilçe belediyelerine böyle bir yetki ve görev tanımı verilmemiştir. Kendilerine ait yolları temizleyen, çöpleri toplayan ilçe belediyeleri ancak karla mücadeleye “yardımcı” olmak için müdahil olabilirler. Buna yasal bir engel de yoktur. Büyükşehir olmayan illerde ise her belediye; Belediye Kanunundaki “yolların temizlenmesi, bakımı ve onarımına” dair atıf yapan hükümler gereğince şehrin belediye sınırları içindeki alanlarında çalışma yapmak durumundadır. Büyükşehir olmayan illerde, belediyelerin sınırı dışında kalan alanlarda (misal köy yolları gibi) bu görev İl Özel İdaresi Kanununa göre İl Özel İdarelerine yüklenmiştir. Zira bu yapıların afetten kurtarma, yolları yapmak, onarma gibi görevleri vardır.

KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Belediye sınırları ve özel idarelerin yetkisi dışında kalan “şehirler arası yollar” olarak niteleyeceğimiz yollarda ise yetki Karayolları Genel Müdürlüğündedir. Karayolları Trafik Kanununa göre açıkça yetkilendirilmiştir. Tüm bunların yanında askeri alanlarda, havaalanlarında bir takım özel mevzuat ve antlaşmalar gereğinde ilgili birimlerin özel uygulamaları olabilmektedir. Son olarak belirtmek isteriz ki İl İdaresinin başı olan Vali, tüm bu süreci il bazında koordine ve direktifleri ile yönetme yetkisine haizdir. Bu konuda, tatil etmek, izin vermek, yolları ulaşıma kapatmak, birtakım yolların Yatırım İzleme ve Koordinasyon Birimlerince açılmasını temin, gerekli gördüğü halde askeri personeli görevlendirme vb. yetkileri haizdir. Kar ve buzla etkili bir şekilde mücadele edilmesi, yaya ve araçlar için yol güvenliğinin sağlanması için devletin tüm unsurlarının ekipman ve malzemesinin optimum kullanılması ile mümkündür

VATANDAŞLARIN ÖDEVİ

Belirttiğimiz gibi sadece kamunun görevleri yoktur. Yurttaşında uyması gerekenler mevcuttur. Misal, yetkililerin talimatlarına, kararlarına uymak ve tatbik etmek bunların en başında gelen durumdur. En çok duyduğumuz “karlı ve buzlu günler için bir çift patinaj zinciri, çekme halatı bulundurmak” bunlardan sadece biridir. Okulların tatil edilmesi, trafik güvenliği açısından dikkatli olunması, yaşadığı sitenin, iş merkezinin, binanın veya konutun önünün temizlenmesi, bina içinde kaymayı önleyici malzeme kullanılması ve durumun gerektirdiği tedbirleri almak bunlar arasında sayılabilir. Bunun yanında kamu veya özel ayrımı olmaksızın kamusal faaliyet ifa eden okul, eczane, hastane gibi yerler kendi imkanları ile bahçe ve benzeri iç alanlarını dair düzenleme yapmak zorundadır. Son olarak özel ticari alanlar, kafeler, AVM’ler, marketler de kayma ve düşmeyi önleyici tedbirler ile yükümlü oldukları gibi personellerinin önlem almalarını sağlamak zorundadır. Bunlarım tamamı mevzuatın öngördüğü durumlardır.

KUSUR VE SORUMLULUK

Kar nedeniyle kaza yaptınız, kayıp düştünüz, aracınız zarar gördü… Bunların tamamı için birtakım hukuki haklarınız var. Ancak şunu belirtmek isteriz ki sizin de bu konuda üstünüze düşeni yapmış olmanız gerekir. Misal, yaz lastiği ile yola çıkıp, belediyenin yolları temizlemesine rağmen kayarsanız, aracınız hasar görürse veya bir başka araca zarar verirseniz bundan belediye değil siz sorumlu olursunuz. Fakat, sağlam bir bot giydiniz, AVM’den içeri giriyorsunuz, AVM yetkilileri gerekli çalışmayı yapmadıkları için dikkatli yürümenize rağmen kayıp kolunuzu kırdınız diyelim. İşte burada AVM yönetiminin sorumluluğu olabilir. Ya da siz kış lastiği ile çıktınız, her türlü ekipman var ama ortada karayolları genel müdürlüğünün esamesi okunmuyor. Hiçbir çalışma yapmamış ve beş saat geçmesine rağmen ortalıkta kimseler yok. Bu halde karayolları idaresinin makul bir gerekçesi yoksa, “hizmetin eksik veya geç işlemesinden” sorumludur ve dava yoluna gidebilirsiniz. Bir başka örnek de şehir içinden olsun. Kar yağmaya başlamadan meteoroloji buzlanma ve kar uyarısı yaptı ancak Büyükşehir, kar yağdıktan bir saat sonra çalışmalara başladı. Kar tutmuş ve buzlanma gerçekleşmiş olmasına rağmen kuru tuz kullanıyor, oysa ıslatılmış tuz kullanması gerekirdi. Bundan dolayı bir zararınız varsa, belediyenin sorumluluğu söz konusu olabilir.

DAVA VE BAŞVURU

Bu konuda idare mahkemesinde açabileceğimiz davalar var. İdari yargıda tazminat davası açmadan önce belediye, karayolları, il özel idaresi gibi kamu birimlerinin hata, ihmal ve eksik davranmalarından doğan zararlar için idareye başvuru yapıp tazminatımızı isteyip, bu talep reddedilince veya 30 gün içinde cevap verilmeyince dava yoluna gidebiliriz. Bir diğer durum ise özel kişilere karşı dava açılmasıdır ki bunu yukardaki AVM örneğinden anımsayabiliriz. Bu halde davanın hukuk mahkemelerinde derhal açılması mümkündür. Öncesinde arabulucuya gitmek iyi ve kısa bir yol olabilir. Hukuken bir zarar varsa mutlaka bir kusur veya kusursuz da olsa sorumlu olabilecek kişi veya merci yoktur. Bu konuları yargıya taşımak için yapılması gereken olayı özetleyen dilekçe yazılması ve zararları belgeleyen delillerin dilekçeye eklenmesidir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.